İ.S. 3. YÜZYILDA ATLI ARABA YARIŞLARINDA RAKİP TAKIMA YAPILAN BİR BÜYÜ

 

İ.S. 1. yüzyılın ünlü hiciv yazarı Iuvenalis insanların zevkleriyle şöyle alay ediyordu: «... şimdilerde insanlar iki şeyin özlemini duyuyorlar: ekmek ve sirk!» (Saturae, 10.77-81). Iuvenalis’in kendi döneminin insanlarının temel ilgi alanlarını ifade etmek üzere kullandığı panem et circenses (ekmek ve circus'lar) şeklindeki bu sözleri zaman içinde 'zevkleri uğruna temel ihtiyaç ve haklarından vazgeçen' insanları ifade eden bir özdeyiş haline gelmişti.

Gerçekten de, Roma imparatorluğunun büyük şehirlerindeki circus adı verilen yerlerde yapılan atlı araba yarışmaları o devrin en gözde eğlence aracıydı. Circus’lar ayrıca boks, güreş, koşu, vahşi hayvan avı ve gladyatör döğüşlerinin yapıldıkları yerlerdi. Bunların en görkemlisi olan Roma’daki Circus Maximus, İ.Ö. 6. yüzyılda Etrüsk kralları tarafından yaptırılmış ve imparator Iulius Caesar, Augustus ve Traianus dönemlerinde yapılan düzenlemelerle 155. 000 kişilik kapasiteye ulaşmıştı.

Circus’lardaki araba yarışlarına o kadar rağbet ediliyordu ki, birçok imparator bile halkın bu zevkini paylaşıyor ve burada yarışan takımlardan birini destekliyordu. Hatta bazı seçkin Romalıların kendilerine ait yarış arabalarının olduğu ve onların kimi yarışmalarda arabalarını bizzat kendilerinin kullandığı bilinmektedir. İmparatorluk, zamanla yarış atı besicilerine para ile destek de vermişti; çünkü bu sektör ordu için kaliteli at nesillerinin elde edilmesi bakımından çok önemliydi.

Grekler gibi Romalılar da dört atlı yarış arabaları (quadriga) ile gurur duyarlardı. Ama iki atlı yarış arabaları (biga) daha yaygındı. Agitator adı verilen yarış arabası sürücüleri alt tabaka mensupları olup, genelde köle statüsünde bulunan kimselerdi. Aldıkları para ödüllerinin bir kısmı kendilerine kaldığından, başarı onlara özgürlük, ayrıcalık ve ün kazandırabilirdi. Bu mesleğe genç yaşlarda başlayan at sürücüleri kısa bir sürücü elbisesi (tunica) ile şapka giyer ve bir kamçı taşırlardı. Takımlar, giysilerinin rengine göre, örneğin Yeşiller, Beyazlar, Maviler ve Kırmızılar gibi isimler alırlardı. İ.S. I. yüzyılın ünlü yazar ve devlet adamı Genç Plinius, halkın bu renklere olan düşkünlüğü şöyle dile getiriyordu:

«Binlerce koskoca adamın koşan atlara ve arabaların içinde dikilen sürücülerine çocukça bir tutku ile bakıp durmalarına şaşıyorum. Eğer onlar gerçekten atların hızını ve sürücülerin ustalığını çekici buluyorlarsa insan bunu anlayışla karşılayabilir. Ama aslında onların desteklediği şey bir giysi parçası (forma); onları esir eden şey bir bez parçası! Eğer yarışmacılar koşu sırasında forma renklerini değiştirebilselerdi, onların hayranları da taraf değiştirirler ve önceleri çılgınca destekledikleri sürücü ve atları anında terkederlerdi» (Epistulae, 9.6).

Bu spor dalı özellikle imparatorluk devrinde pahalı bir endüstriye dönüşmüştü. Öyle ki, takımların kendilerine ait ahırları, otlakları, çok sayıda kaliteli at ve yarış arabaları vardı. Bu kulüpler ayrıca veteriner ve seyis gibi uzmanlar da istihdam ediyorlardı. Başarı kazanan gözde yarışmacılara rakip takımlardan teklifler gelir ve dilerlerse diğer takımlardan birine geçebilirlerdi. Usta araba sürücülerinin heykelleri dikilir, haklarında şiirler yazılır ve taraftarların kahramanları haline gelirlerdi. Ama onlar çok kıskanılan kimseler olduklarından, kendilerine büyüler yapılır ve hatta “başarılarını büyü yaparak kazanmakla” suçlanabilirlerdi. Bu nedenle çoğu araba sürücüsü kendisini büyüye karşı korumak amacıyla takma adlarla yarışırdı.

Araba yarışçılarının rakip takımlar için büyü yaptırmalarına ilişkin en iyi örneklerden biri, Tunus’daki bir Roma kolonisi olan Hadrumetum'daki bir mezarda bulunmuş olan, kurşun bir levha üzerine yazılmış bir büyüdür. İ.S. 3. yüzyıla ait olan bu levhanın ön yüzünde şu Latince büyü (defixio) yer almaktadır:

     «Kim olursan ol, ey Cin, senden rica ediyorum ve emrediyorum ki, bugünden, bu saatten ve bu andan itibaren Yeşiller’in ve Beyazlar’ın atlarını öldür! Ve onların sürücüleri olan Clarus’u, Felix’i, Primulus’u ve Romanus’u da öldür ve yok et, onlara tek nefes bile aldırma! Seni yaratan, denizdeki ve havadaki tanrı aracılığı ile bunu senden rica ediyorum: Iao, Iasdao, Oorio, Aeia».

[Not: Büyünün en sonunda yer alan Iao ve Iasdao’nun Yahudi Tanrısı Yehweh’in (Yahova) adının farklı birer telaffuzları oldukları sanılmaktadır. Ancak Oorio ile Aeia ifadelerinin hangi anlamlara geldikleri ise bilinmemektedir.]

Şimdi Louvre Müzesi’nde bulunan bu büyü levhasının arka yüzünde ise bu Cin’e ait bir figür yer almaktadır: Bir tekne üzerinde ayakta duran ve göğsündeki yazıdan adının Antmoraito olduğu anlaşılan bu Cin, sol elinde kulplu bir kap (vazo veya sepet ?), sağ elinde ise yüksek bir kaidenin üzerinde yer alan bir tütsü kabı tutmaktadır. Cin’in başı bir horoz başı şeklinde çizilmiş olup, tepesinde iki tüy bulunmaktadır. Cin’in arkasında, anlamını bilmediğimiz şu büyü ifadeleri okunmaktadır: Cuigeu, censeu, cinbeu, perfleu, diarunco, deasta, bescu, berebescu, arurara, bazagra. Ayrıca, Cin’in teknesinin üzerinde Noctivagus (Geceleri Dolaşan [Cin]), Tiberis (Tiber [Nehri]) ve Oceanus (Okyanus) sözcükleri yer almaktadır. O halde, gerek bir kayık üzerinde durması ve gerekse Tiber ve Okyanus sözcükleri, Antmoraito’nun geceleri sularda görev (!) yapan bir Cin olduğunu göstermektedir.

Anlaşılan, Maviler’in ya da Kırmızılar’ın fanatik bir taraftarı veya yöneticisi veya bir oyuncusu, rakipleri olan Yeşiller (Prasini) ve Beyazlar (Albi) takımlarının atlarını ve sürücülerini yok etmek üzere bu büyüyü yaptırmıştı. Elimizde, circus’larda başarı kazanmak isteyenlerin yaptırdıkları bu türden büyülere ilişkin hayli belge vardır. Biri yine Tunus’taki Hadrumetum’da, diğeri ise Kartaca’da bulunmuş olan iki Grekçe büyüden yaptığımız şu alıntılar, bazı sporcuların rakiplerine karşı ne kadar acımasız olabileceklerini göstermeleri bakımından ilginçtir:

Hadrumetum: «... Araba sürücüsü Arkhelaos’u circus’ta yere düşür! Onun, sürdüğü atlardan düşmesini sağla! Hemen, derhal; çabuk, çabuk!».

Kartaca: «... 8 Kasım’da circus’da bana yardım et! Kırmızılar’ın sürücüleri olan Olympus, Olympianus, Scortius ve Iuvencus’un tüm organlarını, tüm kaslarını, omuzlarını, bileklerini ve dirseklerini bağla! Zihinlerini, beyinlerini ve duyularını felç et ki ne yaptıklarının farkında olmasınlar! Gözlerini kapat ki kendileri de atları da nereye gittiklerini bilmesinler!».

H. Malay           

KISA KAYNAKÇA:
Bulletin de la Société nationale des antiquaires de France, 1901, 326-330.
A. Audollent, Defixionum Tabellae (1904), no. 242 ve 286.
H. A. Harris, Sport in Greece and Rome (1972), 220-21.
D.R. Jordan, Greek, Roman and Byzantine Studies 26, 1985, no. 144.
G. Luck, Arcana Mundi (1985), 128-129, no. 17.
M. Golden, Sport in the Ancient World from A to Z (2005), 134-136.