EPHESOS’TAKİ FIRINCILARIN İ.S. İKİNCİ YÜZYILDAKİ BİR GREVİ

En eski devirlerde buğdaydan un ve ekmek üretme işini evlerinde atalarından öğrendikleri geleneksel yöntemlerle yapan Yunan ve Romalılarda, kentleşme ile birlikte değirmencilik ve fırıncılık (artokopoi veya artopolai) yapan profesyoneller ortaya çıkmıştı. Bu gelişme Atina’da İ.Ö. 5. yüzyılda meydana gelirken, Plinius’dan (Naturalis Historia) öğrendiğimize göre profesyonel fırıncılar (pistores) Roma’da İ.Ö. 2. yüzyıl başlarında görülmeye başlamışlardı.

pompeiide-bir-firin-ve-bugMeslekleri çok çekici olmadığından, fırıncılar genellikle kölelerden, azatlılardan ve yoksul ama özgür alt tabaka insanlarından oluşmaktaydı. Doğal olarak bu itibarsız mesleğe fazla rağbet yoktu. Öyle ki Roma imparatoru Traianus (İ.S. 98-117), özellikle azatlıları bu mesleğe özendirmek için, günlük üretimleri belli bir miktarı aşan fırıncılara bazı ayrıcalıklar tanıdı. Çünkü büyük kentlerin ekmek ihtiyacını karşılamak çok önemli ve çetin bir işti. Bütün yöneticiler bilirlerdi ki, aç bir toplum demek, kurulu düzen için bir tehlike demekti. İnsanları mutlu etmenin bir yolu arenalarda kanlı gösteriler düzenlemekse, diğer yolu da onlara bol ve ucuz  ekmek sağlamaktı.

İ.S. 4. yüzyılda fırıncılık o kadar önemli bir işkolu haline geldi ki, fırıncıların bu mesleği terketmeleri önce tatlı dille, sonra da yasaklama yoluyla engellendi. Bu konuda o kadar ileri gidildi ki, bir fırıncının mülkünü para ile, miras ya da armağan şeklinde ya da eşinin çeyizi olarak edinen kişinin kentteki fırıncı örgütüne üye olması zorunluydu. Arabacılık ya da aktörlük gibi daha az makbul tutulan mesleği icra eden biri bile, herhangi bir şekilde bir fırıncının mülkünü satın almışsa fırıncıların derneğine girmek zorundaydı. Fırıncıların askere alınmaları ve Hristiyanlık serbest bırakıldığında kiliseden emir almaları yasaktı. Tüm üyeler birleşse bile, iflas etmedikçe bir fırıncıyı dernekten atmak mümkün değildi. Ama tüm bu önlemlere rağmen Roma’da hala fırıncı açığı vardı. Hatta bu nedenle, Afrika’daki valilerden Roma’ya düzenli aralıklarla fırıncı göndermeleri istenmişti.

Halka ucuz fiata ekmek sağlamak kent yönetimleri için oldukça hassas bir konu olduğundan, fırıncı örgütleri (corpora pistorum) ile yönetimler arasında sık sık sürtüşmelerin yaşandığı bilinmektedir. Romalılarda, halkı isyana teşvik amaçlı olmadıkça, işi bırakmak illegal bir davranış sayılmıyordu. Ama ekmek üretimi stratejik bir işkolu olduğundan, fırıncıların greve gitmeleri halinde kent yöneticileri onları ikna yoluyla veya güç kullanarak vazgeçiriyor, ama tehlikenin daha da büyümesi halinde vali ya da imparatorlar fırıncılara eylemi bırakıp işlerine dönmeyi emreden genelgeler yayınlıyorlardı. Örneğin, İ.S. 4. yüzyılda yaşamış olan Antiokheia’lı (Antakya) ünlü hatip ve düşünür Libanius, 384-5 yıllarında kentteki kötü hasat sonucu ortaya çıkan bir ekmek kıtlığından söz eder: kenti yönetimi fiyatların daha da yükselmesini önlemek amacıya ekmek fiatlarını sabitleyince, zarar ettiklerini ileri süren fırıncılar bir defasında işi bırakıp dağlara çıkmışlar ama kent meclis üyesi olan hatip Libanius kent ile fırıncı örgütü arasındaki görüşmeleri yürütmek suretiyle işi tatlıya bağlamıştı.sardeis-funerary

         Magnesia ad Maeandrum (Tekin Köyü) civarında bulunan ama buraya Ephesos’tan getirilmiş olduğu kabul edilen, ancak üst ve alt kısmı kırık olan bir taş üzerinde, Romalıların o yılın Asia Eyaleti valisinin (?) kentteki fırıncıların bir eylemini durdurmak üzere yayınladığı bir kararname (edictum) yer almaktadır. İ.S. 150-200 yılları arasına tarihlenen ve şimdi İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde bulunan bu yazıtın çevirisi şöyledir:

«… anlaşmalara göre … bunun bir sonucu olarak, pazar yerindeki fırıncıların küstah ve sorumsuz isyanları yüzünden kimi zaman kamu düzeni bozulmaya yüz tutar. Böyle durumlarda fırıncılar hemen tutuklanmalı ve yargılanmalıdır. Ama (şu an için) kentin huzuru ve mutluluğu onların ceza almalarından daha önemli olduğu için, ben ister istemez onları bir kararname ile yola getirmeye karar verdim. Bu durumda fırıncılara emrediyorum ki, (bundan böyle) dernek toplantıları düzenlemeyecekler  ve kanunsuz eylemlere önderlik etmeyeceklerdir. Tersine, halkın huzuru için yapılan düzenlemelere tam olarak uyacaklar ve kentin zorunlu ekmek ihtiyacını hiç aksatmadan karşılayacaklardır. Bundan böyle eğer herhangi biri bu emre aykırı olarak toplantı düzenlemeye veya bir kargaşa ya da ayaklanma çıkarmaya kalkışır ve yakalanırsa, bu adam tutuklanacak ve hakettiği cezayı alacaktır. Ve eğer biri kente karşı gizli bir komplo hazırlamaya cüret ederse, ayrıca o kişinin ayağına ‘Bu Kişi bir Çete Üyesidir’ diye bir damga vurulacak ve böyle bir adamı barındıran kişiye de aynı ceza verilecektir».

sardeis-firinci-ve-siligraBu genelgenin altında da, Ephesos meclisinin bu konuda aldığı karar bulunmaktaydı. Ancak taşın alt kısmının kırık olması nedeniyle kararın yalnızca 3 satırı günümüze ulaşabilmiştir:

«Meclis, Claudius Modestus’un yöneticilik yaptığı yılın Klareôn ayının 4. gününde bir başka nedenle toplandı. Marcellinus şunları söyledi:

- Hermeias dün, fırıncı ustalarının yaptıkları çılgınlığın çok büyük bir örneğini verdi …».

[NOT: Burada sözü edilen Klareôn şeklindeki ay adının Magnesia ad Maeandrum’da değil, Ephesos’ta kullanılan takvimde yer alması, yazıtın Ephesos kökenli olduğunun bir kanıtı olarak kabul edilmektedir].

Vali’nin genelgesinden anlaşıldığına göre Ephesos’lu fırıncılar, ayaklanmaya neden olabilecek  kışkırtıcı toplantılar yapmak, mevcut yasal düzenlemeleri umursamamak ve zorunlu ekmek ihtiyacını karşılamayı engellemek gibi nedenlerle suçlanmaktaydılar. Ancak onların hangi nedenle greve gitmiş olduklarını bilmiyoruz. Acaba fırıncı ustaları ve işçileri fırın sahiplerine karşı mı ayaklanmışlardı, yoksa tüm fırıncılar kent yönetimine karşı tavır mı almışlardı? Meclis kararında adı geçen ve bu “çılgınlığa” katılan Hermeias’ın bir fırıncı ustası olduğuna bakarak, burada fırın işçilerinin patronlarına karşı düzenledikleri bir eylemden söz etmek mümkündür.

Vali’nin genelgesinde suçlulara ceza verilmediği, derneğin kapatılmadığı, ancak eylemin tekrarında fırıncılara kendilerini nelerin beklediği anlatıldığı görülmektedir. Buradan, Vali’nin Ephesos’daki grevcilere büyük bir anlayış gösterdiği sonucu çıkarılabilir. Çünkü Roma imparatorluk yönetiminin bu türden ayaklanmalara, hele stratejik bir gıda maddesi olan ekmeğin üretiminin durdurulmasına tahammül etmesi sözkonusu bile değildi. Nitekim İ.S. 59 yılında İtalya’daki Pompeii kentinde ortaya çıkan bir ayaklanma sonrası tüm meslek örgütleri (collegia) kapatılırken, İ.S. 215 yılında Aleksandria’daki (İskenderiye) bir ayaklanma sonucunda -"yaşamsal önem taşıyan" üç tanesi dışındaki- tüm dernekler yasaklanmıştı.

 H. Malay




KISA KAYNAKÇA:

W.H. Buckler, “Labour Disputes in the Province of Asia”, Anatolian Studies Presented W.M. Ramsay, 1923, 30-3.

T. Frank, An Economic Survey of Ancient Rome IV, 1938, 825-826,  847-8 ve 879-880 (T.R.S. Broughton).

A.C. Johnson, Ancient Roman Statutes, 1961, 213, no. 257.

N. Lewis, Greek Historical Documents. The Roman Principate: 27 B.C. – 285 A.D., 1974, 45, no. 13.

Die Inschriften von Ephesos II (1979), no. 215.